5. BÖLÜM

Akran İstismarının Nedenleri

 

Akran istismarının nedenleri üç ana başlık altında incelenmektedir.

1. Bireysel nedenler

2. Ailesel nedenler

3. Okula ait nedenler

1. Akran İstismarının Bireysel Nedenleri

Bu bölümde akran istismarının bireysel nedenlerini incelerken akran istismarı  davranışı gösteren ve akran istismarına uğrayan öğrencileri ayrı ayrı ele almak gerekmektedir.

Akran İstismarı Davranışı Gösteren Öğrenciler

Bu grup öğrencileri diğerlerinden belirgin özellikleri akranlarına karşı saldırgan tutum içinde olmalarıdır. Sıklıkla yetişkinlere (öğretmenler ve aile gibi) karşı da saldırgandırlar. Diğerleri üstünde güçlü ve baskın olma ihtiyaçları ön plandadır. Akran istismar mağdurlarıyla çok az empati kurarlar. Sıklıkla, göreceli olarak, kendilerine dair olumlu bakış açıları vardır. Genel olarak, saldırgan ve zorlayıcı davranış biçimlerine sahip olan kişilerin aslında dış görünüşlerinin altında güvensiz ve zayıf olduklarına inanılır. Yapılan araştırmalarda, bu genel bakış açısını destekleyici bulgulara ulaşılamamıştır. Bunun da ötesinde, tam tersi yönde sonuçlar alınmıştır. Bu öğrencilerin kaygı düzeyi düşük ve özgüvenleri de normal düzeydedir.

 

Akran istismarı konusunda saptanan bir diğer bireysel faktör öğrencinin mizacıdır. Mizaçtan kastedilen çocuğun kişilik yapısı ve kişiler arası ilişkilerde geliştirdiği davranış özellikleridir. Aktif ve dürtüsel mizaca sahip olan çocuk ve gençler istismarcı olmaya daha eğilimli olabilirler. Erkeklerde yaşıtlarına göre fiziksel güç sahibi olmak akran istismarında oldukça belirgindir. Bununla beraber fiziksel açıdan yaşıtlarından üstün ve güçlü olan bir çok öğrencinin asla akranlarını istismar etmediği de unutulmamalıdır.

 

Akran istismarına katılan ancak genellikle öncü rolü oynamayan bir grup daha vardır ki bunlara pasif akran istismarcıları, seyirciler ya da yardakçılar (yerine – işbirlikçiler) adı verilmektedir. Pasif akran istismarcıları grubu güvensiz ve kaygılı öğrencilerden oluşabilir. Bu öğrenciler çoğu zaman tek başlarına istismar davranışını başlatma konusunda çekimser davranırken bir başkasının başlattığı istismar sürecine katılabilmektedirler.    

 

Bazı araştırmalar akranlarını istismar eden öğrencilerin ortalama ya da neredeyse ortalamaya yakın bir düzeyde popüler olduklarını göstermektedir. Genellikle iki ya da üç arkadaştan oluşan, onu destekleyen ve onun gibi olmaya çalışan küçük bir grupla çevrilmiştir. Özetle tipik akran istismarcıları, saldırgan davranış biçimleriyle (özellikle erkeklerde) fiziksel üstünlüğün birlikte görüldüğü çocuk ve ergenlerdir.

 

Akran istismarı sıklıkla anti-sosyal ve karşıt gelme davranış sorunlarıyla birlikte görülür. Bu bakış açısıyla saldırgan ve diğerlerine karşı istismar edici olan öğrencilerin daha sonraki yaşamlarında hüküm giyme, alkol kullanma gibi sorunlu davranışlar gösterme riskinin yüksek olabileceği tahmin edilebilir. Son yıllarda yapılan birçok araştırma bu genel yargıyı doğrular niteliktedir.

 

Kimi zaman akran istismarı davranışı gösteren öğrenciler, ailesinin ve öğretmenlerinin beklentilerini karşılayabilecek sosyal becerilere sahip olmayan çocuk ve ergenlerdir. Bu öğrenciler, güçsüzlük, başarısızlık gibi olumsuz duygulardan kaçınmak ve kendini yetkin, başarılı hissetmek için akranlarını istismar etme yoluna gidebilir.

 

Akran istismarı davranışını gösteren öğrenciler genellikle ihmal ve istismarla karşı karşıya kalan öğrencilerdir. Genellikle, ilgisiz, sevgiden ve sıcaklıktan yoksun aile tutumlarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Bu tip öğrenciler dürtüsel, öfkeli, saldırgan özelliklere sahiptirler ve duygusal izolasyon içindedirler. Bu nedenlerden dolayı, bu öğrencilere yardım oldukça güçtür. Yardım almaktan uzak olan bu öğrencilerin, gelecekte suça eğilimli bireyler olabilecekleri unutulmamalıdır. Bu nedenle, danışmanın ikna edici ve farklı yardım etme yollarını araştırması gerekir.

 

Genel bir görüş olan; akran istismarı davranışı gösteren öğrencinin özünde, benlik saygısı yetersizliği, bir miktar hırpalanmışlık ya da aciz bir çocuk olduğu inancı her zaman doğrulanan bir gerçek olmadığı unutulmamalıdır. Böyle olduğu kabul edilse bile, danışmanın bu öğrencinin reddedici tutumundan dolayı, içindeki aciz çocuğa ulaşması kolay olmayacaktır.

 

 

Akran İstismarı Davranışı Gösteren Öğrencilerin Ortak Özellikleri

ü Genellikle benlik saygısı normal ya da normalin üstüdür.

ü Saldırganlığın ve çatışmanın yoğun olduğu ailelerden gelmektedir.

ü Erişkin yaşlarına gelindiğinde bu çocukların yarısından çoğu suça eğilim gösterir.

ü Empati kurma yeteneğinden yoksundur.

ü Duygusal izolasyonu vardır.

ü Ailede model olarak görebileceği erişkinler arasında istismar yaygındır.

ü Sosyal becerilerde ve ilişki kurma biçimlerinde yetersizlik vardır.

ü Saldırgan ve dürtüsel mizaca sahiptir, erkeklerde fiziksel üstünlük de eşlik eder.

 

Akran İstismarına Uğrayan Öğrenciler

Akran istismarına uğrayan öğrenciler genelde diğer öğrencilere göre daha sıkıntılı, hassas, sessiz ve güvensizdirler. Özellikle küçük sınıflardakiler bir başka öğrenci tarafından saldırıya uğradığında genellikle ağlayarak ve geri çekilerek tepki verirler. Mutsuz ve içine kapanıktırlar. Düşük benlik saygısı, yani kendilerine ve bulundukları durumlara dair olumsuz algıları vardır. Sıklıkla kendilerinin başarısızlıklarını görür, kendilerini güçsüz, istenmeyen ve itici hissederler. Bu öğrenciler okulda yalnız ve dışlanmıştır. Genellikle, sınıflarında bir tane bile iyi arkadaşları yoktur. Davranışlarında saldırgan ya da aşağılayıcı değillerdir. Eğer öğrenci erkekse, büyük bir olasılıkla yaşıtlarından fiziksel olarak daha zayıf, genelde pasif ve kolayca boyun eğicidir. Böylece, davranış ve tutumlarıyla diğer öğrencilere karşı; güvensiz oldukları, kendilerine saldırıldığı zaman karşılık veremeyecekleri ve kendilerini koruyamayacakları mesajını kolaylıkla verebilirler.

 

Bu tip öğrencilerin aileleriyle yapılan görüşmelerde genel olarak, bu çocuk ve ergenlerin küçük yaşlardan itibaren kesinlikle aşırı temkinli ve hassas mizaca sahip oldukları ortaya konmuştur. Bu mizaç özelliklerine sahip olan erkek çocukları, ki buna fiziksel açıdan güçsüzlükle de eşlik etmiş olabilir, kendilerini akran grubu içerisinde öne çıkarma ve girişken olmada zorluklar yaşamaktadırlar. Aynı zamanda akranları tarafından tekrarlayıcı bir şekilde istismara uğramak, kaygılarını ve güvensizliklerini arttırmakta ve kendilik algılarının olumsuz yönde gelişmesine neden olmaktadır.

 

 

 

Akran İstismarına Uğrayan Öğrencilerin Ortak Özellikleri

 

ü Güvensiz ve kendini koruyamayan, pasif ve boyun eğicidir.

ü Utangaç ve içine kapanıktır.

ü Yakın arkadaşı yoktur.

ü Genellikle aşırı koruyucu ailelerinin çocuğudur.

ü Farklı ırk ya da etnik grup üyesi olabilir.

ü Farklı özelliklere sahip olabilir “kekeme vb.”

ü Özel öğrenme gereksinimi ya da engeli olabilir.

ü Pahalı eşyalara sahip olabilir “son model cep telefonu vb”.

 

Akran İstismarına Uğrayan Kışkırtıcı Öğrenciler

Akran istismarına uğrayan küçük bir grup öğrenci, hem kaygılı hem de saldırgan tepki biçimlerine sahip olan kışkırtıcı mağdur özelliklerini gösterir. Bu öğrenciler sık ve yoğun bir şekilde sorun çıkarırlar ve çevresindekilerin genellikle de bütün sınıftakilerin gerilimini yükseltecek şekilde davranırlar. Bunun sonucunda sınıf içerisinde bu öğrencilere karşı olumsuz tepki gelişir. Bu öğrencilerin bazıları “hiperaktif” özellikler gösterebilir.

 

Okuldaki akran istismarı sorununun dinamikleri, kışkırtıcı öğrencilerin varlığı durumunda, pasif mağdurların uğradığı akran istismarı olaylarından farklılık gösterir. Bu öğrenciler genellikle diğerlerine karşılık vermeyi kışkırtan şekilde saldırgan davranışlar sergileyebilirler. Öğrenciler işlevselliği bozuk ailelerden gelmiş ve davranışlarını değiştirmek için özel yardıma ihtiyaç duyan öğrenciler olabilir.

 

 

Akran İstismarına Uğrayan Kışkırtıcı Öğrencilerin Ortak Özellikleri

 

ü Akran istismarına uğradığında uygun olmayan şekilde karşılık verir.

ü Aşırı hareketli, huzursuz, dikkatsiz, sıkıntı yaratıcı özelikleri vardır.

ü Öğretmen dahil diğer yetişkinler tarafından da onaylanmaz – kabul edilmez ya da kabul görmez den biri olabilir.

ü Kendinden güçsüz öğrencileri istismar etme eğilimindedir.

 

2. Akran İstismarının Ailesel Nedenleri

Şiddet öğrenilen bir davranıştır. Çocuk ve ergen, ailesinden birilerini model alma ya da onlarla özdeşim kurma eğilimindedir. Sorun çözümünde, fiziksel ceza, sözel / fiziksel saldırı ya da isim takma gibi yolların kullanıldığı ev ortamında yetişen çocuk ve ergen ailelerinin bu yönüyle özdeşim kurabilir ve onları model alabilir. Akranlarıyla olan ilişkilerini de bu model çerçevesinde yapılandırır. Kendi sorunlarının çözümünde de bu tür yöntemler kullanma eğilimindedir.

 

Bazı ailelerde, fiziksel güç kullanılmaz; ancak evde çok katı disiplin kuralları ve cezalar vardır. Böyle bir ortamda büyüyen çocuk öfkeli ve saldırgan olabilir. Bazı ailelerdeyse saldırganlığa karşı sonsuz hoşgörü vardır ve çocuğun davranışları için yeterli sınırlar çizilmemiştir. Kendilerini çaresiz ve kontrolsüz hissettikleri olaylar karşısında bu tür çocuklar, kontrol duygusunu yaşayabilmek için diğer çocukları istismar edebilirler.

 

SORU: Akranlarını istismar eden çocuk ve ergenlerin saldırgan davranış özellikleri gösterdikleri bilinen bir gerçektir. Çocuğun yetiştirilmesinde hangi durumlar saldırgan tepkilerin gelişmesinde etkilidir?

CEVAP: Bu sorunun cevabını araştıran birçok çalışmada bazı çocuk yetiştirme biçimlerinin çocukların büyüdüğü zaman saldırgan ve istismarcı olmalarına yol açtığı saptanmıştır. Çocuğa karşı yetersiz ilgi ve sevgi gösterilmesi, evdeki saldırgan davranışların model alınması ve ailenin çocuğun davranışlarının yeterli düzeyde izlenip denetim altına alamaması, saldırgan ve istismarcı davranışların meydana gelmesi için uygun ortamlar yaratabilir. Saldırgan davranışın model alınması, ailede fiziksel ve sözel şiddetin hem çocuğa hem de aile bireylerine karşı uygulanmasını içerir. Çocuk ve ergenin evde aileden (ya da tam tersi) şiddet görmesi, kardeşler arası istismara uğraması, her yaştan çocuğu olumsuz yönde etkilendiği gözlenmiştir.

 

Araştırmalar çocuk ve ergenlerin saldırgan tepkiler geliştirmesinde dört önemli etken ortaya koymuştur.

1. Ailenin, özellikle de çocuğun bakımını üstlenen kişinin (genellikle anne) temel duygusal yaklaşımıdır. Yaşamın ilk yıllarında çocuğa yönelik yetersiz ilgi ve sevgiyle belirginleşen olumsuz tutum, açık bir şekilde çocuğun ileriki yıllarda diğer insanlara karşı saldırgan ve acımasız olması riskini arttırmaktadır.

2. Bakımını üstlenen kişi ya da kişiler çocuğun saldırgan davranışlarına izin verici tutumlar sergileme önemli bir etkendir. Eğer bakımını üstlenen kişi ya da kişiler çocuğunun akranlarına, kardeşlerine ve yetişkinlere karşı sergilediği şiddet içeren davranışlara kesin sınırlandırmalar getiremiyorsa, izin verici bir tutum sergiliyorsa, çocuğun saldırganlık düzeyi artacaktır. Sonuç olarak, çocukluk ve ergenlik çağında yetersiz ilgi, sevgi ve bakım verilmesi ve bunlara ek olarak çok fazla özgürlüğün tanınması, çocuk ve ergende saldırgan davranış örüntülerinin gelişmesine neden olabileceğini söylemek mümkündür.

3. Ailenin çocuğu yetiştirirken güç kullanması. Bu durum çocuğun saldırgan davranışlarını arttırır. Bu bulgu, “şiddet şiddeti doğurur” sözünü doğrulamaktadır. Çocuk yetiştirirken açık kurallar koymak ve belli sınırlamalar getirmek önemlidir Bunları cezaya dönüştürmemek gerekir.

4. Çocuğun mizacı da saldırgan davranışlar geliştirmesinde rol oynar. Aşırı hareketli ve öfke nöbetleri olan çocuklar daha sakin çocuklara oranla daha fazla saldırgan tutumlar geliştireceklerdir. Bu etkenin diğerlerine göre daha düşük olduğu gözlenmiştir.

 

Her akran istismarı olayında çok farklı ailesel nedenler ve dinamikler etkili olabilmekle birlikte yukarıda sıralanan etkenler öncelikli olabilir. Bunlar genel olarak değerlendirildiğinde şu önemli görüş ortaya çıkar; “çocuk yetiştirirken bakımını üstlenen kişi ya da kişilerin sevgi ve ilgi göstermesi, izin verilen ve verilmeyen davranışlara yönelik açık ve kesin çizgilerinin oluşturulması ve cezanın dışında yöntemlerin kullanılması, çocuğun uyumlu ve bağımsız bir kişilik geliştirmesini sağlayacaktır”.

 

Bu görüş ister kız, ister erkek her yaş çocuk için geçerlidir. Ailenin, çocuğu ergenliğe doğru ilerlerken; arkadaşlarının kimler olduğunu, neler yaptığını izlemesi ve ona rehberlik etmesi önemlidir. Akran istismarları, anti-sosyal ve suç içeren davranışların bir çoğu, ailelerin çocuklarının ne yaptığını bilmedikleri zaman dilimlerinde ya da aile ve diğer yetişkinlerin başka işlerle meşgul olduğu zamanlarda ortaya çıkmaktadır.

 

Saldırgan davranış örüntülerinin gelişiminde çocuk yetiştirme tutumlarının yanı sıra aile içi ilişki özellikleri de önemli rol oynar. Aile içinde çıkan çatışmalar, düşünce ayrılıkları ve açık tartışmalar (boşanmaya kadar gitse de gitmese de) güvensiz bir ev ortamı yaratarak yukarıda anlatılan olumsuz çocuk yetiştirme tutumlarının ortaya çıkmasına neden olacaktır.

 

Yetişkinler birbirleriyle yaşadıkları çatışmalarda, çocukları olası bir zarardan korumak için, çocuktan taraf olmasını istememelidir. Bazı araştırmalar, aile içi çatışmaların aileler tarafından çocuklardan uzak, özel bir yerde yapılmasının, çocukların önünde yapılmasından çok daha az zarar verici olduğunu göstermiştir.

 

Bazı çalışmalarda ailenin sosyoekonomik durumları, gelir ve, eğitim düzeyi, ev ortamı gibi etkenlerin, çocuk ve ergenlerin saldırganlık düzeyleriyle ilişkili olmadığı saptanmıştır. Saldırgan olan ve olmayan öğrenciler, her düzeyde sosyal sınıftan gelebilmekte ve aynı durum mağdur içinde söz konusu olmaktadır. Buna bağlı olarak bir çocuğun akran istismarını içeren davranış göstermesi ya da akran istismarına uğraması ailenin sosyoekonomik durumuna bağlamak doğru olmayacaktır. Aynı zamanda yukarıda belirttiğimiz dört etkenle ailenin sosyoekonomik durumu arasında da bir ilişki bulunamamıştır.

 

**Buradaki ilk cümleyi kaldırdım**. Akran istismarına uğrayan erkek çocuklarıyla yapılan bazı çalışmalardan elde edilen veriler, bu çocukların aileleri, özellikle anneleriyle diğer erkek çocuklara oranla daha yakın bir ilişkilerinin bulunduğunu göstermiştir. Aşırı koruyucu ailenin yaratabileceği bu tür duyarlılık, akran istismarının hem nedeni hem de sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Kaygılı ve güvensiz bir çocuğun akran istismarı mağduru olma riskini azaltmak için ailenin çocuğu daha özgür, kendine güvenli ve akranları arasında daha girişken olmaya teşvik etmesi gerekmektedir.

 

3. Akran İstismarının Okula Ait Nedenleri

Okulun sosyal yapısı ve öğrenci davranışlarını denetleme-izlemeye yönelik çalışmalar, akran istismarı sorunlarının sıklığı ve çeşitliliği açısından önemli rol oynar. Müdür, müdür yardımcıları ve öğretmenlerin akran istismarına neden olabilecek (bireysel ve ailesel) etkenler üzerinde kontrol sahibi olmamalarına karşın, akran istismarını azaltmak için denetimi arttırmaları, gerekli önlemleri almaları ve okulun havasını olumlu yönde değiştirmeleri mümkündür.  Çocuğun ev ortamında yetersiz denetlenmesi akran istismarı davranışlarının gelişmesiyle yakından ilişkilidir. Aynı zamanda öğrencinin okul ortamındaki, özellikle oyun alanları, okul bahçesi ve okul yolundaki yetersiz denetimi akran istismarı sorunlarının artmasına neden olacaktır. Bir akran istismarına yetişkinler tarafından yapılacak olan her türlü müdahale ya da uyarı son derece önemlidir. Okulun sosyal ortamı, genel havası bütün öğrencilere karşı sıcak ve kabul edici olmalıdır. Dolayısıyla, okul yönetiminin ve öğretmenlerin, her türlü saldırgan davranış karşısında, öğrenci tutumlarını izlemesi ve müdahale etmesi sorunun giderilmesindeki en önemli unsurdur.