10. BÖLÜM

ÖZETLE…

 

Bu bölüme kadar, akran istismarını önleme programları ve müdahale yöntemleri detaylı şekilde ele alınmıştır. Bu bölümde, tüm okul çapında yoğun bir zaman, enerji ve motivasyon gerektiren bu sürecin ne kadar etkili olduğu ya da etkili olabilmesi için gerekli koşulların neler olması gerektiğini araştıran bir çok çalışmanın sonuçları gözden geçirilmiştir.

Akran istismarına karşı yürütülen programların etkinliğini saptamak için yapılan araştırmaların sonuçlarına göre:

   Akran istismarı önleme programları öğrenciler arası akran istismarını iki yıl içinde %50’ye varan oranda azaltmaktadır. Bu sonuçlar, doğrudan (mağdurun doğrudan saldırıya uğradığı durumlar) ve dolaylı (mağdurun dışlanması, yalnız bırakılması gibi) akran istismarı durumları için geçerlidir ve hem erkek hem de kız öğrencileri içermektedir.

·       Akran istismarını önleme programlarının anlamlı sonuçları ancak uygulamanın ikinci yılında alınmaktadır.

·       Okula geliş-gidiş sırasındaki akran istismarı azalmakta ancak tamamen önlenmesi mümkün olmamaktadır.

·       Akran istismarını önleme programları sayesinde, okul malına zarar verme, kavga etme, hırsızlık, okuldan kaçma gibi anti-sosyal davranışlarda da genel bir düşme gözlenmektedir.

·       Akran istismarını önleme programlarının uygulandığı yaş grubu küçüldükçe başarılı sonuç alma oranı artmaktadır.

·       Akran istismarını önleme programları sonucu akran istismarına uğrayan öğrenci sayısındaki azalma, akranlarını istismar eden örencilerin sayısından daha fazla olmaktadır.

·       Okulun akran istismarını önleme programını uygulamak için harcadığı zaman ve enerji ile sonuçlardaki başarı arasında doğru orantı vardır.

·       Bu bulgulara ek olarak sınıfın ve okulun genel havasında belirgin bir düzelme olduğu gösterilmiştir. Okul düzeninde ve disiplininde artış, daha olumlu sosyal ilişkiler, okula ve derslere karşı daha olumlu yaklaşım buna örnek olarak verilebilir.

·       Akran istismarını önleme programları sadece akran istismarına uğrayan mevcut öğrenci sayısını azaltmakla kalmamakta, yeni mağdurların sayısını da belirgin düzeyde düşürmektedir.

·       Öğrencilerin okul yaşantısından zevk alma düzeylerinde artış olmaktadır.

Bu sonuçlar, çocuk ve gençler arasında son yıllarda artan şiddet olayları ve davranım sorunları göz önüne alındığına oldukça dikkat çekici ve değerlidir.

Akran istismarını önleme programları, özellikle saldırgan davranışlar üzerine yapılan araştırmalar sonucu elde edilen belli başlı kurallardan yola çıkılarak oluşturulmaktadır. Burada amaç, bir taraftan yetişkinlerin sıcak, olumlu ilgileri, diğer yandan istenmeyen davranışlara karşı kararlı bir şekilde sınır koyucu yaklaşımları sayesinde ideal okul ortamını (aynı zamanda ev ortamını) oluşturabilmektir. Bunun yanında kuralların ve sınırların ihlal edildiği durumlarda şiddet içermeyen ve fiziksel olmayan yaptırımların uygulanması gerekmektedir. Bunları gerçekleştirebilmek için öğrencilerin okul içinde ve dışındaki aktivitelerinin belli ölçüde takibi ve denetimi gerekir. Sonuç olarak, yetişkinler okulda belli ölçüde otorite gibi davranmak durumundadır ancak bu “otoriter bir yetişkin” olmak anlamı taşımaz. Burada tanımlanan öğrenciyle güvene dayalı bir yetişkin-çocuk (dolayısıyla öğretmen-öğrenci) ilişki biçimini geliştirmeye çalışmaktır.

Yukarıda tanımlanan kurallar saldırgan davranışlar gösteren çocukların yetiştirilme özelliklerini araştıran çalışma sonuçlarıyla bire bir örtüşmektedir. Bu çalışmada saldırgan davranışlar gösteren çocukların yetiştirilmesinde sıklıkla çocuğunun bakımını üstlenen kişinin (genellikle anne), yetersiz ilgi ve sıcaklıkla karakterize olan temelde olumsuz bir tutum içinde olduğu, çocuğun saldırgan davranışlarına izin veren, sınır koymayan ve aşırı özgürlük tanıyan, genellikle de yaptırım uygulanmasını gerektiren durumlarda fiziksel ceza yöntemlerini tercih eden kişiler oldukları saptanmıştır. Bunun tam tersi davranan bir yetişkin ister evde isterse okulda çocuğu ya da öğrencisiyle daha sağlıklı bir ilişki kurabilecektir.

Akran istismarıyla mücadele, geliştirme ve uygulama aşamaları göz önüne alındığında, mevcut okul sosyal ortamında, öğretmenler, okul personeli, öğrenciler ve velilerle gerçekleştirilen bir süreçtir. Dolayısıyla, okulun sosyal ortamının yeniden düzenlenmesinde “uzman olamayan kişiler” en önemli görevleri üstlenirler. Okul psikologu ve rehberlik servisi gibi “uzmanların” ise planlama, koordine etme, öğretmenlere ve velilere danışmanlık verme ve ciddi durumlarda devreye girmek gibi görevleri vardır.

Her okulun bu sorunlu davranışla mücadele etmek için hazırladığı ve tüm okulun katılımıyla uyguladığı bir akran istismarını önleme programının olması ana hedef olmalıdır. Bu sayede mevcut sorunlarla daha etkin şekilde başa çıkılabileceği gibi yeni gelişecek olayların da önü alınmış olacaktır.

Sonuç olarak, okullardaki akran istismarı ve yol açtığı sorunlarla ilgili yeterli ve güvenilir bilgi birikimi oluşmaktadır. Dahası, bu kitapta da belirttiğimiz gibi bu sorunla mücadele etmenin yolları saptanmış ve etkinliği ispatlanmıştır. Yani, tek yapılması gereken yetişkinlerin ilgisi ve katılımıyla okullarda ne kadar akran istismarı görmek istediklerine karar vermeleridir.

Bu kitapta derlemeye çalıştığız akran istismarına özgü bir takım gerçekler, sadece okul yönetimlerini ve velileri değil, eğitim politikalarını belirleyen otoriteleri de tekrar düşünmeye davet eder niteliktedir. Bir çok öğrenci için acı verici olan ve kalıcı izler bırakan bu gerçeği olumlu yönde değiştirmek ve daha sağlıklı ve kaliteli eğitim ortamı yaratmak hepimizin vereceği bir karardır.

Eğer bu kitabı başından sonuna kadar okuduysanız sizin için kesin olan tek şey, artık okullardaki akran istismarı sorununu bu konu hakkında yeterince bilgim yok bahanesiyle görmezden gelemeyeceğinizdir..

Yapacağınız en ufak bir girişim, büyük farklılıklar yaratacaktır.

BAŞARILAR…….